GeliÅŸim dedin mi, orda bir durun.
Bu yazımda, etkili bir gelişim programında bulunması gereken unsurları özetlemeye çalışacağım. Sınıf eğitimlerinin, kurumsal hayattan bir nebze kaçış olarak görülmesi gerçeğini kabullenerek, biz İK profesyonelleri neler yaparsak daha sürdürülebilir sonuçlar elde edebiliriz, hep beraber bakalım.
- Bütçe mühim: Gelişim programlarının olmazsa olmazı. Kaynak ne kadar yeterli ve etkin ise, çıktı o kadar iyi oluyor. Ucuz etin yahnisi yenmiyor.
- Üst yönetim desteÄŸi: Üst yönetimin birinci günden, “bu eÄŸitim bende fark yarattı” hissine geçiÅŸ sürecine kadar her an sürecin içinde olması, mümkünse eÄŸitimde katılımcılarla bulunması çok iyi bir etki yaratıyor.
- İçerik kraldır: GeliÅŸim programının içeriÄŸini oluÅŸtururken, “stratejik ik bakış açısı” nı iÅŸin içine katarak, vizyona birebir kitlenmiÅŸ içerikler oluÅŸturulmalı – oluÅŸturtulmalı. EÄŸitimi ilk kez eÄŸitimde deneyimleyen İK’cılar olmayalım.
- Katılımcı planlama: Kim kiminle ne yapacak, nasıl oturulacak? Şirkette iletişimin en etkin kurulduğu bu gelişim programlarını ıskalamayalım, planlayalım. Yöneticiler de çalışanlarıyla, direktörler de daha düşük seviyedeki çalışanlarla, eğitimlere katılabilirler, bunu unutmayalım. (Vakti zamanında bir yöneticiden başka bir ekipteki daha düşük seviyedeki çalışanla aynı eğitime davet edildiği için yüklü bir geribildirim almış idim (!) )
- Doğru zamanlama: Doğru zamanlama, kritik. Ne zaman başlıyoruz, ne zaman bitiriyoruz. Katılımcılarımızın akıllarının işte kalmasını minimum düzeye indirgemek gerek, tabi SMART telefonlarımızın müsaade ettiği düzeyde.
- DoÄŸru yer: Kaçış planımıza deÄŸecek bir yer bulmalıyız, elbette ki “yeme – içme”siz olmaz.
- Dijital dünyada hayatta kal: Kağıt kalem, güzel, hatırda kalmayı kolaylaÅŸtırıyor. Ama dijital araçlar hem etkinlik, hem yenilik, hem paylaşılabilirlik hem de sürdürülebilirlik getiriyor ki, tadından yenmez. Kurumsal geliÅŸim programlarının App Store’lardan indirileceÄŸini 10 yıl önce kim akıl edebilirdi ki?
- Geribildirim: Yöneticileri işin içine katmanın yanında, onlardan geribildirim almak hem katılımcıların hem de biz İK profesyonellerinin görevi olmalı. Gelişim ancak teknik üstünlük ve davranış değişikliği ile açıklanabiliyor.
- Hesap verebilirlik: Türkiye’de sık sık duymaya alışkın olduÄŸumuz bu kavram (!) tüm katılımcılarımızın aklının bir ucunda olmalı. Yapılan yatırımı geri ödeme yükümlülüğünü hissetmeliler ki, içeriÄŸimiz, emeklerimiz, yatırımımız, yerini bulsun.
- İK Pazarlamanın dayanılmaz hafifliği: Tuvalet kağıdının bile pazarlanabildiği dünyamızda, kalite gelişim programlarının pazarlanmasına kim, ne diyebilir? Her türlü İK uygulamasının çalışan algısını desteklemesini düşündüğümden, özellikle gelişim programlarının bir sloganı, logosu, görsel kimliği olmasını savunanlardanım.
- Araçlar: Kitaplar, makaleler, yazılar, ödevler, sunumlar, koçluklar, projeler, binbir türlü araç saymak mümkün. Yeter ki, yerli yerinde kullanabilelim.
- Ölçüm: Yaptıklarımızın yansıması nasıl oldu? Şirketin sonuçlarına hizmet edecek farklılıkları ortaya çıkarabildik mi? Kirkpatrick modeli eğitim ölçümlemesini ortaya attı atmasına da, vay bu modeli tamamen uygulayacağım diyenlerin haline. Zaman tasarruflu ölçümler favorimiz.